12 Haziran 2012 Salı


Çay alır mısın? Tamam fincanını bana ver de sana çay dökeyim. Kaç şekerli? Ah şekersiz mi, tamam al bakalım.

Bu senin yeni alışkanlığın herhalde? Yani çayı şekersiz içmenden bahsediyorum. Gitmeden önce çayına iki tam ve bir de yarım şeker atardın sen. Şekeri kırmak benim için zor olurdu ama sen iki parmağının arasında hemen kırardın. Beni de alıştırmıştın hatta ge... Pardon gevezelik ettim. Ne diyordum? Zaten ben de artık çayımı bir şekerli içiyorum.

"Doktor şekeri azaltmamı söyledi ve ben de artık şekersiz içmeye karar verdim. Sen de denemelisin çayın tadını daha güzel alıyorsun böyle. Biraz acı geliyor ama zamanla alışıyorsun ve şekeri aramıyorsun."
Seninle ilk tanıştığımızda çayı neden bu kadar çok şekerli içtiğini sormuştum sana. Aslında çok fazla değildi ama bana iki buçuk şeker fazla gelmişti işte. O zamanlar ben çaya hiç şeker koymuyordum tabi, sonra zamanla koymaya başlamıştım. Peki sen soruma hangi yanıtı verdiğini, hangi sebeple içtiğini hatırlıyor musun? Ne demiştin?
"Hayatım normalinden daha acı ve onu tatlandırmak bana düşüyor yani çayı şekerli içerek hayatımı yaşanabilir bir hale getiriyorum. Sen de denemelisin, şekerli hayat oldukça güzel gidiyor."
Evet doğru, aynı bunları söylemiştin bana. Ve sana inanmamı sağlamıştın. Aslında ben kendiliğimden inanmıştım. Her sözüne inandığım gibi. Hayatı seninle şekerli yaşamaya başlamıştım o günden sonra. Ama sanırım hayatı fazla şekerli yaşamak senin için fazla iyi gitmiyordu. Aslında her şey yolunda gibiydi. Yoksa gitmiyor muydu?
"Abartıyorsun. Doktor şekerli içmemi yasakladı çünkü sağlık sorunlarım doğdu hepsi bu. Nereden bu konuya geldik şimdi? Şekerli hayatımdan gayet memnundum ben. Böyle yargılayamazsın."
Şekerli hayatından gayet memnundun evet. Memnundun ve bu hayatı bırakıp bir anda gittin. Ama memnun olmadığından değildir tabi, sen sadece gittin. Hakkın var. Sen hayatın tadını almak isteyenlerdensin.

Çayı şekersiz içerken çayın tadını daha iyi alıyorsun. Ve hayatı şekersiz yaşayınca da hayatın tadını içinde daha iyi hissediyorsun. Doğru mu? Yanılıyor muyum, yoksa yine mi abartıyorum? Sen eskiden susmazdın, bir şey söylesene?
"Ben seni bırakıp gitmedim. Sen gitmeme neden oldun. Sen aptal gibi davrandın."
Aptal gibi davranmadım. Ben zaten aptaldım. Kalbimi sana kaptırdığım ilk günden beri ben her gün daha da aptallaştım. Nil Karaibrahimgil dinler misin? Eskiden dinlemezdin ama belki müzik anlayışın da değişmiştir diye sordum. Aşkın sözlük anlamına ne dediğini bilirsin belki diye. Neyse, önemli değildi zaten. Ben aptaldım.

Aptaldım çünkü seni sevmiştim. Aptaldım çünkü çayıma şekeri, hayatıma seni almıştım. Bütün alışkanlıklarımı halının altına teptiğim tozlar gibi atmıştım bir kenara. Niçin? Senin için. Niçin? Bizim için. Kendim için yıllardır hiçbir şey yapmadan, aldığım nefesi senin için vermiştim. Aptaldım çünkü sana "gitme" demiştim.
"Ben artık kalksam iyi olur. Çay güzeldi, teşekkürler."
Çay güzel miydi? Çay güzeldi. Çay şekersiz sana daha güzel. Sevindim. Çayı beğendiğine sevindim. Sen artık kalk, tamam. Hadi yine git. Ben sana "gitme" demeden hemen uzaklaş. İstersen gel yine, şikayetim yok senden. Güzeldi her şey. Güzeldi seninleyken yaşantım. Zaten sadece seninle "yaşam"dı adı hayatımın.

Çay güzel miydi? Çay güzeldi. Sen artık git. İstersen gel yine. Ama gelirken getirmeyi unutma.

Çayımın ve hayatımın eksik kalan şekerlerini diyorum. Onları çalman hoş bir davranış değildi. Seni hırsız olarak yargılamayı sevmiyorum. Getir olur mu? Hadi ne dikilip duruyorsun karşımda? Gitmiyor muydun?

Seni sevmiyorum.

1 yorum:

  1. En sevdiğim tarzda yazmışsın.. Okuması zevkliydi, yüreğine sağlık.. :)

    YanıtlaSil